Ana Bilim Dalı Hakkında Genel Bilgiler
Tıp Tarihi ve Etik, tıp fakültelerinin temel bilimler alanında yer alan bir uzmanlık dalıdır. Çalışma alanı tıbbi bilimlerin tarihi ve tıp etiğidir.
Alana ilgi duyan ve bu alanda uzmanlaşmak isteyen adayların yüksek lisans ve doktora eğitimi almaları gerekmektedir. Disiplinler arası çalışma gerektiren bir bölüm olması nedeniyle yüksek lisans ve doktora programlarına Tıp Fakültesi ve diğer sağlık bilimleri alanlarının yanında Felsefe, İlahiyat, Hukuk, Psikoloji, Tarih, Bilim Tarihi, Sanat Tarihi, Arkeoloji, Arşivcilik, Mimarlık, Türk Dili ve Edebiyatı, Arap Dili ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı, Latin Dili ve Edebiyatı gibi pek çok alandan mezun öğrenci kabul edilmektedir.
Enstitümüz bünyesinde yürütülen yüksek lisans ve doktora programları ile alana katkı sağlayabilecek donanıma sahip öğrenciler yetiştirmeyi hedeflemekteyiz. Eğitimlerimize ev sahipliği yapacak olan, Türkiye Cumhuriyeti’nde tıp tarihi alanının kurucusu olan Ord. Prof. Süheyl Ünver’in mezun olduğu, pek çok tarihi olaya tanıklık etmiş olan ve her köşesi tıp tarihimizin önemli hatıralarını barındıran tarihi binasıyla üniversitemiz bünyesindeki Anabilim Dalımız özellikle tıp tarihi alanına merak duyanlar için bulunmaz bir çalışma ortamı sunmaktadır.
Tarihçemiz
Dünyada tıp tarihi alanında ilk çalışmalar 19. yüzyılda başlamıştır. Ülkemizde ise ilk tıp tarihçisi olarak kabul edilen isim Hüseyin Remzi Bey (1839-1896) ’dir. Hüseyin Remzi Bey, Sultan 2. Abdülhamid’in kuduz aşısını öğrenmek üzere Paris’teki Pasteur Enstitüsüne gönderdiği heyette yer almış önemli bir isimdir. Paris’te kaldığı dönemde tıp tarihi çalışmaları yapıldığını gözlemleme fırsatı olan Hüseyin Remzi Bey, oradan döndükten sonra üç ciltten oluşan bir tıp tarihi kitabı hazırlamaya karar vermiştir. İkinci ve üçüncü ciltlerini tamamlayamadığı eseri Tarih-i Tıb ülkemizdeki tıp tarihi konulu ilk müstakil eserdir. Bu eserden sonra Rıza Tahsin (1875-1950)’in Mirat-ı Mekteb-i Tıbbiyye adlı eseri ve Osman Şevki Uludağ (1889-1964)’ın Beşbuçuk Asırlık Türk Tababeti Tarihi eserleri dikkat çekmektedir.
Mekteb-i Tıbbiyye’de ise 19. yüzyılın sonlarından itibaren gayri Müslim tebaadan bazı hekimler tıp tarihi dersleri vermişlerdir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarından itibaren ise tıp fakültesindeki tıp tarihi dersleri Dr. Galip Ata tarafından verilmeye başlanmıştır. Dr. Galip Ata’nın “Tıp Fakültesi” isimli bir de tıp tarihi konulu kitabı bulunmaktadır.
1933 yılında gerçekleştirilen Üniversite Reformu sonrasında ise Tıp Tarihi alanı ülkemizde müstakil bir kurum haline getirilmiştir. O dönem ülkemizdeki tek tıp fakültesi olan İstanbul Tıp Fakültesi’nde Atatürk’ün emriyle bir Tıp Tarihi Enstitüsü kurulmuş, başına da Dr. Süheyl Ünver getirilmiştir. Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in çabaları sayesinde tıp tarihi alanı ülkemizde kurumsallaşmış, tıp tarihi çalışmaları da sistematik hale gelmiştir.
Tıp etiği de tıp tarihi gibi daha çok 19. yüzyılda dünyanın gündemine giren bir konudur. Bilimsel gelişmelerin baş döndürücü bir hıza ulaştığı 19. Yüzyılda canlıların kontrolsüz olarak bilimsel deneylerin parçası haline getirilmesinin tartışılmaya başlaması ile etik kavramlar ortaya çıkmıştır. Ülkemizde tıp etiğinin bir tıp disiplini olarak tıp fakültesinde okutulmaya başlanması 19. Yüzyılın son dönemlerine rastlar. Tıp fakültesinde bu dersi okutan ilk isim Nurican Efendi’dir. Cumhuriyet döneminde ise bu alandaki çalışmaların kurumsallaşması yine Ord. Prof. Süheyl Ünver’in İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki çalışmaları ile başlamıştır.
Tıp Tarihi ve Etik bölümleri, Cumhuriyet dönemindeki kurucusu Süheyl Ünver’in yetiştirdiği öğrenciler ile bugün ülkemizdeki tıp fakültelerinin tamamında kürsüsü olan önemli bir uzmanlık alanı olarak varlığını ve çalışmalarını sürdürmektedirler. Enstitümüz bünyesinde Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı’nda tezli yüksek lisans ve doktora programlarımız 2018 tarihinden itibaren öğrenci kabulüne başlamıştır.